Anne 2.Bölüm izle
Özet: Melek ile Zeynep, İstanbul'a geldikleri günden beridir aksilikler ve kötülükler arkalarından ayrılmamıştır. Ayrıca Zeynep, uzun zamanlar önce kaçıp giden annesi ile karşılaşacağını bilmemektedir. Gönül özgürlüğe adıma atar atmaz Cahide'nin yanına gider. Uzun zaman önce kendisine bir söz vermiştir ve bu sözünü tutmak için kararlı görünmektedir fakat ummadık bir karşılaşma sonucunda ortaya çıkıp büyüyen kart topu, Zeynep ile Melek'in gizledikleri durumu Gönül'ün karşısına kadar çıkaracaktır. Zeynep, Gönül'ün tavsiyeleri sonucu Melek adına en doğru olan şeyin ailesinin yanına gitmek olduğunu düşünür fakat orada kendilerini kötü bir tehlikle bulacaktır. Acaba Zeynep ile Melek sahip oldukları sırrı ortaya çıkmadan saklamayı başarabilecekler midir ?
Önceki Bölümde Neler Yaşanmıştı ?
Melek hayatın her alanında mutlu olmayı başarabilen ufak dünyasında hayallere dalan bir çocuktur. Zeynep bir süreliğine Melek'in okuduğu okulda işe girer ve bu şekilde yolları birleşir. Şule Melek'in annesidir ve kızı kendisine bir yüktür sanki. Sevgilisi olan Cengiz'e duyduğu aşk yüzünden gözü birşey görmez ve Melek'e karşı olan kötü davranışlarına birşey demez. Fakat Melek'in ruh hali Zeynep'in dikkatini çeker. Okulundaki başka bir öğretmen ile beraber bu konuya yoğunlaşırlar. Şule ve Cengiz'i zor gnler beklemektedir. Öbür tarafta Zeynep'e gelen bir düğün daveti yüzünden gerginleşir. Alacağı karar ailesi ile ilişkisine yeni bir yön çizmesine neden olacaktır. Melek için dışarısı evden daha güvenli gelmektedir. Bir akşam günü tavşanıyla dışarıya çıktığı gün başına gelecekleri bilmemektedir. Zeynep üniversite için bir başvurur yapar ve kabul edilir. Nihayetinde istediği işi alır. Fakat hayatı başına gelenlerde sonra değişecektir. Bir gece kötü bir şans sonucunda hayatları birleşen Zeynep ile Melek dönüşü mümkün olmayan bir yola girerler. Yolun sonunda ne olacağını bilmeden tehlikeli bir maceraya girerler ve başlarına gelecekleri bilememektedirler.
Yayınlandı: 03/11/2016
By cocuk col basarili duygusal anlamda turkiyeyi fetetti ... Candy genomes gerek kisilik gerek oyunculuk col iyiler cokkk
sevin demiş ki;
ben birinci bölümü seyrettim ama 2.bölüme firsatim olmadi bakamadim .yorumlara bir göz atayim dedim cunki izleyip izlememek konusunda kararsizim. ama SELIN arkadasima bir sey yazmak istedim "Umuda Kelepce Vurulmaz" diye bir dizi basladi izlemeni tavsiye ediyorum cunki oda sosyal bir konu hatta genclerle ilgilenen bir genc Hanim var konu proje olarak falan kendine yakin bulursun bir söyleyim dedim Kivancin dizisi ile arasinda bir secim yapmak sorundasin tabii .neyse ben söyleyim dedim.bunun disinda bütün arkadaslar iyi haftalar dilerim.
Berran demiş ki;
Iste budur!!!!!! SELINcim hos geldin sefalar getirdin.Dizi Yorumun tam benim belirttigim gibi!!! Senin icin gercekten GÖREV olacak;-) Bizde senin gibi bilirkisi esliginde izleyecegiz.Ne mutlu bize.Danke im voraus:-) Bu arada cekirdek Ailen ve Esin nasil? rahatsizligi gecmistir insallah! Acil sifalar!! Seninde belirttigin gibi veya sevgili AYSE arkadasin yazdigi gibi,LaLemcan da satire satirlari ilavesiyle ve benimde aforizma ve hikayeler yine eski tadimizi buluruz.AYSE arkadas ÖTE gitme sirasi sana geldi dimi her NOEL oldugu gibi? Ooooo...bizi kiskandir ya NÜRNBERG Weihnachtmarkt yada AMSTERDAM:-() Sana simdiden VIEL SPASS :-) Kestane,Marzipan,Lebkuchen yerken, ve glühwein icerken, kulaklarimizi cinlatmayi unutma!! Esasinda bu 2.yazisim sana......Hepimize keyifli izlemeler veeee CESUR VE GÜZEL de bulusmak üzre.Simdiden Plätze reservieren :-))))))SEVGILERIMLE*_*
SELİN demiş ki;
LaLem“cim, BERRAN‘cım, sevgili AYŞE üçünüzü de burada görmekten mutluyum ve üçünüzü de sevgiyle selamlar, beni buraya davet ettiğiniz için teşekkür ederim. Bu dizinin konusunu duyunca tabii ki ben de bu diziyi seyretmek istedim. Hatta kendimi zorunlu hissettim; malum senelerdir bende, mesleğim icabı, kadına ve gençlere , bilhassa genç kızlarımıza, karşı yapılan şiddetle haşır neşirim. Almanya’da bu gruba şiddet oranı Almanlar arasında %4 iken bütün yabancılar arasında genel %14 ve Türkler arasında % 29,8. Bu bilinen oran , bilinmiyenin daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Almanya’da yaşayanlar bilir, burada kadın ve çocukları koruyan bir çok kuruluş var ve kanunlar oldukça sıkı. Hatta şiddete şahit olupta bunu resmi kuruluşlara bildirmemek bile suç. Buna rağmen Türkler arasında şiddet oranının bu kadar yüksek olması aile içinde ve burada yaşayan Türk grupları arasında bu konuda sessiz kalınması. Yani bu diziyiseyretmek benim için kısmen görev . Geçikmemin sebebi malum, zaman kıtlığı ve yine aynı sebepten bende “İçerde’ye” yorum yazmayı bırakmak zorunda kalacağım. Zaten bu hafta Kıvanç’ın dizisi de başlıyor. Oraya da yorum yazmak istiyorum ama malum sebeplerden sadece 2 dizi seyredebilir ve iki diziye yorum yazabiliirim. Hurra meselesine gelince, ben o konuları artık tamamen kapattım ama o yorumcunun arkasından bir diziye yorum yazmak için gitme konusunda bir sorunum yok, tabii bu dizinin benim de zaten seyretmek istediğim dizi olması şartıyla. Çok defalar yazdığım gibi, aramızda ne geçerse geçsin onun yorum sayfalarına olan emeğini her zaman takdir ettim ve yazdığı yorumları da her zaman beğeni ile okudum. Onsuz olmaz konusuna gelince: bir yorum sayfası için her yorumcu önemli ve vazgeçilmezdir, ki yorum sayfası renkli olsun. LaLem’cim “İçerde” sayfasında, seni iki malum yorumcuya karşı olan tavrın dolayısıyla frenlemediğim takdirde bu şahısların hakaretlerine devamlı maruz kalacağım, yani senin yerine cezalandırılacağım konusunda bir ihtar yazısı vardı. Tabii ki ne seni engellemek ve ne de senin tabirinle seni terbiye etmek gibi bir amacım olamaz. O kişi karşısında yetişkin insanlar olduğunu unutuyor her zamanki gibi. Ama senden sadece şu kadarını rica ediyorum: mümkünse beni artık bu işe karıştırma ve bana karşı yaptıkları hiçbir hakarete ve saygısızlığa benim adıma cevap verme. Bırak ne yaparlarsa yapsınlar. Tabii bu sadece bir rica. Yukarıda yazdığım gibi bu konu benim için burada ebediyen kapandı. Yorumuna gelince, sevgili AYŞE’nin dediği gibi bu diziye olan yorumunda bile gülümseten satırlar vardı. Yazdıklarına da katılıyorum. Bu diziye yorumlar zaten hemen hemen aynı içerikli. Yani bütün yorumcular aynı fikirde. Sadece Melek için Pollyanna prensibine uygun diyemiyeceğim. Bence Melek yaşadığı ağır travmatik hayata dayanabilmek için kendine imkanları dahilinde küçük mutluluklar yaratıyor. İstismar kurbanları yaşadıkları hayata katlanabilmek için ya bu yola başvururlar ya da içlerine kapanırlar, ilgisiz, mesafeli und melankolik tavırlar sergilerler. Öyle veya böyle davranmaları birazda mizaçlarıyla ilgilidir. İyimser mizaçlı çocuklar Melek gibi bir gelişme gösterirken kötümser mizaçlılar aksi tavırlar sergilerler. Her iki durumda da bilinç altı tarafından yönlendirme mevzubahistir. Pollyanna’cılık ise öğrenilebilen bir tutumdur, yani bir insana eğitimle aşılanır. Bildiğin gibi Pollyanna, babası tarafından, “ ne olursa olsun mutlu olmanın ve kalmanın bir yolu vardır” prensibiyle yetiştirilmiş 11 yaşında bir kızdır. Birisi psikolojik diğeri kognitif bir durum. Melek zaten Pollyannacılık oynıyacak bir yaşta değil daha. Burada yazıma ara vermek zorundayım çünki iş saatim geldi. Devamı sonra. Herkesin güzel bir hafta geçirmesini dilerim.
Sefa demiş ki;
Admin bey neden kim ne istiyor yaziyor bi benim cevab hakimmm yok ????yazdigimi cevaplar yayinlanmiyor ???
SELİN demiş ki;
Herkese selam! Selam Kızlar! DİZİ YORUMU: Yorumuma Melek’i oynayan oyuncuya benden de “kocaman bir bravo” diyerek başlamak istiyorum. Benden önce diziye yorum yazanlar olaylar, dizinin kahramanları ve oyuncuların performansları hakkında benim düşüncelerimle örtüşen bir çok şey yazmışlar. Ne kadar tekrarlamamak istesemdebazenbu mümkün olamıyor. Konuya tam girmeden önce bu konuda ürkiye’nin içinde bulunduğu durumla ilgili birkaç bilgi paylaşmak istiyorum. Türkiye 1990 yılında Birleşmiş Milletler Örgütü tarafından hazırlanıp üyelerine imzaya sunulan “Çocuk Hakları Sözleşmesi’” ni, ki bu sözleşmede çocuk istismarı adı altında, çocuğa karşı fiziksel ve psikolojik şiddet uygulama, çocuk ihmali, çocuğa cinsel taciz ve tecavüz olgularını tanımlanmış ve önlenmesi öngörülmüş , aynı yıl imzalayıp 1995 de Bakanlar Kurulu kararıyla yürürlüğe koyduğu halde son yapılan araştırmalara göre çocuk istismarında, Avrupa ülkeleri arasında 1. ve yakın doğu ülkeleri arasında 3. sırada. Bilhassa çocuğa karşı fiziksel ve psikolojik şiddet uygulanmasının %50den fazla olduğu biliniyor. Yani bu konu Türkiye için oldukça vahim ve güncel bir konu. Dizilerin halkın yaşamında önemli yeri ve hatta etkisi olması nedeniyle bu konunun bir dizide işlenmesi bencede takdir edilecek bir durum. Dilerim konu itinalı ve mümkün mertebe gerçekçi bir şekilde işlenir. İlk iki bölüme bakarak bir değerlendirme yapınca , dizinin biraz fazla problem yüklü olduğunu düşünüyorum. Öz annesi ve onun sevgilisi tarafından devamlı her türlü şiddeti gören küçük kahramanımız Melek, ayrıca ihmal edilen ve belkide cinsel tacize uğrayan bir çocuk ( Melek’in, annesinin sevgilisi tarafından ruj sürmeye zorlandığı sahne buna işaret ediyor ama bu konuda daha kesin bir şey söylenemez). Annesi Şule psikolojik sorunlu, (aşırı bağımlılık buna işarettir) manevi değerleri ve acıma duygusu olmayan bir kadın. Bazı davranışlarından kızına karşı duyguları olduğu hissine kapılıyor insan; ama bir anlık olduğu için emin olmak mümkün değil. Bilhassa kızı kaybolduktan sonraki durgun hali, öldüğüne inanmak istememesi, polise gidip aramayı durdurun dememesi onun en azından vicdan azabı gibi bir şey hissettiğine işaret ediyor. Kesin olan bir şey var ki o da, Şule’nin hangi sebeple olursa olsun kötü ve hatta bazen zalim bir anne olduğu. Öbür taraftan o da sevgilisi tarafından devamlı fiziki ve psikolojik şiddete maruz kalıyor ve sömürülüyor. Daha önce hayatında en az bir erkek daha varmış: Melek’in babası. O neyin nesiymiş ve şimdi nerede ve onunla neler yaşamış onu da bilmiyoruz. Belki Şule’nin onunla olan hayatı da başlı başına bir trajedi ydi ve onunda belki istismara dayanan bir çocukluğu var. Tam olarak nasıl bir kadın olduğunu anlamak için hikayesinin tamamını öğrenmek gerek. Yani bu dizide kadına karşı şiddet de konu ediliyor. Bu iki ağır konu yanında Zeynep’in terkedilme travması bence biraz fazla olmuş. Gerçi ben bu travmanın asıl temelinin de cinsel istismar olabileceğini düşünüyorum. Oldukça iddialı bir tahmin diyeceksiniz, haklısınız; ama beş yaşında terkedilen bir çocuk onu seven bir ailede, Cahide gibi onu seven bir anne tarafından yetiştirilrse bu terkedilme olayından bu türlü etkilenmez ve hatta annesini bile unutur. Ancak yetiştiği ailede çok kötü bir olay yaşarsa bu terkedilme olayından bu derece etkilenir ve terkedilme olayına odaklanıp onu terkedenin buna sebep olduğunu düşünüp ondan nefret eder. Dediğim gibi bu sadece fazla cesurca bir tahmin! Birde tabii Gönül’ün hikayesi var;onun temelinde de şiddet yattığını tahmin ediyorum. Kısacası bu dizide bir kaç tür şiddetin hikayesi anlatılacak. Zor ve ağır konular, yapımcıya ve senariste, daha doğrusu uyarlıyana kolay gelsin. Dizinin oyuncu kadro seçimini bende başarılı buluyorum. Ben Cansu Dere’yi hem çok soğuk ve hemde hiç güzel bulmayan biriyim ama bu role çok yakışmış. Melek’le olan sahnelerde ikisi de çok başarılı. Şimdiye kadar gördüklerim içinde saçma bulduğum kurgular: Evlatlık olduğunu bilen ve neredeyse 30 yaşına gelmiş, artık aileden uzakta yaşayan ve kendi hayatını kurmuş veya kurabilecek durumda olan bir kadına bakıcı annesinin, gerçek annesi hakkındaki gerçekleri anlatmaması ; Zeynep’in medyanın hertürlü aracında haberleri ve resimleri çıkan ve Gönül tarafından hemen tanınan bir çocuğu , ailesinin tanıyamıyacağını düşünüp eve götürmesi; nüfus cüzdanı bile olmayan bir okul çocuğunu saklıyabileceğini düşünmesi , ama en önemlisi bunun sonuçlarını düşünememesi. Melek’in hafif bir hastalığı bile sorun olmuş durumda. Çok beğendiğim kurgu ise Sezin öğretmenin Melek konusunda duyarlılığı, hemen harekete geçmesi, birşeyler yapmaya çalışması. Buna karşı okul müdürünün aldırışsızlığının gerçeğe uygun bir şekilde işlenmesi. Şimdilik benden bu kadar. Daha yazmak isteyenlere kolay gelsin! Herkese sevgiler.
Berran demiş ki;
Selam Herkese, Hi Mädels..., LaLemcan hosgeldin:-)) Yavas-yavas tamamlaniyoruz.Yazdiklarina katiliyorum.DIZI ile ilgili .Ayni sekilde AYSE ninde yorumuna. SELIN"cim gelsin artik.Zira tam ona göre bicilmis bir kaftan.Yani TEMA; Sosyal cöküntü ;-() Zira hepsi var..Kadina siddet,cocuga siddet veya taciz..Karisini pazarlayan insan müsveddesi bir cibiliyetsiz ve TIRAN ,,hatta SADIST..Insanin izlerken safrasi kalkiyor. O cöp poseti olayi basli basina IGRENC ve korkunctu;-() Cansu DERE role cok uygun 10 numara***** Vahide Percin de iyi secim.Ancak kendi kizi ALIZE GÖRDÜM kiskanc Kiz kardes sinir bozuyor.VEDA da izlemistim.Ve tutmamistim.Kücük oyuncu kendini coktan ispatladi.Replikleri biraz abartili ama mimikleri ve vücut dili bircok sanatci gecinen veya manken oyunculardabn cok daha iyi.Tr.de hergün yüzlerce cocuk kayboluyor.Bu Gazeteci abartiyor burda ! Yani abrtmislar.Hicte böyle aksiyonlar olmuyor.Ayni sekilde POLIS Teskilatida.Okuldaki ÖGRETMEN gibi gercekten ilgililer yok.SEVGILER
ayşe demiş ki;
Lalem arkadaş, bu diziye yazdığın yorumunun bile beni gülümseteceğini düşünemezdin. Bende senin konunun ciddiyetine saygısızlık yapmadan bunu yapabilmeni alkışlıyorum. Zeynep hakikaten önceleri Sezin öğretmenin, Melek konusunda çabalarına karşı apatik bir tutum sergiliyordu. Sonra birden, Melek i poşette çöpe atılmış bulunca beklenmeyeni yaptı. Yani durumu polise haber verip korumaya aldıracağına kendi kaçırmaya karar verdi. Bu durum bana şimdi daha tuhaf geliyor. Selin den hala ses yok. Bakalım o bu konuya ne diyecek. Ballı yorumcu dediğin yorumcunun arkasından hurra diye geldi denilmesinden çekiniyor olmasın? ;))) Demek sende İçerdeyi bırakmaya karar verdin hemde ...... İnşallah Selin bırakmaz yoksa yine zan altında kalırız. Selinde gelirse burada toplanmış olacağız. Burada olmasa bile Kıvanç Tatlıtuğun dizisinde toplanacaktık zaten. Ben, çalışan biri olarak vakit bulamam ama, eğer sen vakit bulursan herkesten önce oraya yorum yap veya hiç olmazsa özeti veya karakter tanımlarını falan aktar, yani ilk sen birşeyler yazda hurra diye senin ardından gelmiş olalım. Tam bir araya geldik derken ben bir müddet ortadan kaybolabilirim. Biliyorsun Almanyada Weihnachtszeit, aktiviteler çok. Meseal yakında dünyaca meşhur Chriskindlmaraktımız açılacak. Ayrıca Weihnachtsferiende yine NL e eşimin ailesinin yanına gideceğiz , yani uzunca bir süre ortadan kaybolabilirim sizde kaybolmayın yoksa malum... Gelelim bütün psikologları hafif meşrep yapan o kişiye verdiğin çiçek ismine, cuk olmuş. Önceden böyle bir çiçek olduğunu bilmiyordum. Anten konusunda yazdıklarında cuk. Gurubumuzun yazdığı dizi yorumlarını değilde sadece sohbetlerimizi (yani yorum sayfalarının magazin bölümünü) okuyup okuyup nerde olursak olalım söze karışan hanıma sözde İzmirli demenize bayağı üzülüyor. Bence haklı . Sizin İzmirli kreterlerinize uymamasına rağmen hakikaten İzmirli olamazmı? Hani sen İzmirin Tepecik Tenekeli Mahalle veEşrefpaşa mahallelerinden bahsetmiştin oralardandır belki. Yani tarzı onlara benziyor demiştinde.... İzmirli olduğunu kabul edersek belki biraz sakinleşir. Nürnbergten sevgi dolu selamlar.
Ayisigi demiş ki;
Dizileri kötülemek,yerden yere vurmak bazi dizi izliyecisiler tarafindan eglenceli bir meslek haline geldigi icin Yüksel Aytug un Anne elestirisini paylasayim dedim-:)) Star TV'nin 'Anne' dizisindeki özensizlik, pek çok izleyicimiz tarafından ihbar edilince kayıtlara göz attım; ihbarlar doğruydu. Dizinin salı akşamı yayınlanan ikinci bölümünde Cansu Dere'nin kullandığı üst geçitte 'Ümraniye Belediyesi' yazıyor. Kırtasiye yangınından sonra küçük kız olay yerine otobüsten indikleri durağın oradaki parkta olduğunu belirten bir not bırakıyor. Yani belli ki çok yakında onu bekliyor. Gelin görün ki o parktaki bankların üzerinde 'Kağıthane Belediyesi' yazıyor. İstanbul'u bilmeyenler için söyleyeyim: Kağıthane, Avrupa yakasında, Ümraniye ise Anadolu yakasındadır!
gizem demiş ki;
Selam SEMİRE. hoş geldin. uzun zaman oldu. fırsatın olursa yeniden gel. sana da sevgi ve selamlar...
Daha Fazla Yorum