Paramparça 28. Bölüm 720p izle
Özet: Hazal'ın ortadan kaybolmasıyla paniğe kapılan Gülseren'in imdadına bugüne kadar kendisine kötülükten başka bir şey yapmayan Rahmi Bey yetişir. Yeni tanıştığı Teoman'ın aşkına inanan Hazal, kimin yanında ve nasıl bir tehlikenin içinde olduğunun farkında değildir. Hazal, Rahmi Bey sayesinde, düştüğü tuzağı anlar. Ancak iş işten geçmiştir çünkü artık ortada bir ceset vardır…
Yayınlandı: 08/06/2015
GIZEM sel 14 haziran ikinci yorumunda diyor ki "yine tanidiklarimdan örnek verirsem".Halbu ki sel 14 haziran ilk dizi yorumunda tanidiklarindan örnek vermiyor,dizi yorumunda tanidiklarindan örnek veren lal! Buna benzer bunca zaman daha ne gizli ayrintilar vardi,görebilene tabii...
SELİN demiş ki;
Herkese selam. DİZİ YORUMUNUN SON BÖLÜMÜ: Bu bölümün en mantıksız ve en kötü mesajlar veren kurgusu Rahmi’nin kazaran Teoman’ı öldürmesinin Cihan’ın kararıyla hasır altı edilmesiydi. Hazal’ın şahitliği ve video çekimleriyle olayın hem kaza hemde nefsi müdafaa olduğu apacık ortadayken Rahmi’nin ceza almıyacağı neredeyse 100% kesinken bu olayın saklanması mantıksızlık ve sırf Cihan ailesi parçalanmasın diye bu yola başvurulması kötü bir mesajdı. Burada SEMİRE’cimin „ Rahmi, Cihan, Güseren, Hazal hep birlikde bu konuyla ilgili susdularsa, ahlaki, vicdani sorumluluk taşıyorlar. Aks takdirde bu insanlar dürüst bile deyiller.“ cümlesine tamamıyla katılıyorum. Bu olayın ne pahasına olursa olsun polise bildirilmesi gerekirdi. Ölen kişinin kötü biri olması Cihan’ın yaptığını haklı kılmaz. Rahmi dışında kimsenin bir insanın ölmüş olmasından etkilenmemesi skandal. Bu bölümde Cihan’ın ümitsizlik olmayan ümitsizliklerini büyük bir dram olarak bize lanse etmeye çalışan senaryo asıl dram olan olayı dramatize etmeye gerek bilr duymuyor. Kahramanlarımız bir çok kişinin katkısıyla oluşan hatalar zinciri sonu bir kişinin hayatının sönmesi olayını kılları bile kıpırdamadan unuttuk deyip hiçbir şey olmamış gibi gündeme geçiyorlar. Bu ahlaki ve vicdani düşmüşlüğün bir örneği değilde nedir. Böylece Hazal’ında bir ömür boyu bu olayın gölgesinde, ya meydana çıkarsa korkusuyla yaşamasına sebep olacaklar. Hazal yine yaptığı yanlış bir davranış sonunda mükafatlandırılmış oldu ki bunun iyiyle kötüyü ayırdetmekte zorluk çeken ergenlik çağındaki bir çocuğun karakterinin gelişmesine olumsuz etkiler yapacağı kesin. Herkes birbirini temize çıkarmak ve avutmak derdinde. Diğer konu da Cihan’ın birden babası Rahmi’nin onun özgüvenli bir insan olarak yetişmesindeki etkiyi keşfetmesi. Bunun sebebi de babasının ona haksızlık yapan birini dövmüş olması. Bir insanın özgüveninin bir tek davranışla şekillenmesi komik ötesi. Bizim toplumumuzda çocuğu haklı olsun haksız olsun biri onu dövdü mü gidip o kişiyi pataklamak sıradan bir olay, yani herkesin hayatında böyle bir hikaye vardır. Hatta bu yüzden iki köyün birbirine girip ölen yaralananların olduğu hikayelerimiz bile var. Anlatılan anekdot hiç olmazsa şiddet içermeyen bir anekdot olsaydı. Ama en önemlisi özgüven oluşması gibi komplike bir karakter özelliğinin oluşması zaten her insanın daha bebek yaşlarında başlar ve babanın bir tek davranışıyla şekillenmez. Uzun lafın kısası herşeyi böyle ayağa düşüren bir senaryo üzücü. 27 bölümden beri babasına dişbileyen, annesinin, kardeşi,nin ölümüne sebep olmuş bir adam birden aklandı paklandı ve hatta kahraman baba oldu. Bu inandırıcılıktan çok uzak bir durum. Babasını tekrar eve almasını ve onunla barışmasını anlasam bile bu durumu anlamam mümkün değil. Son olarak Candan’ın devamlı haberleştiği Harun karakteri hakkında bir tahmin yürütmek istiyorum. Bence Harun Dilara’ya aşıktı ve Dilara Cihan’ı tercih ettiği için memleketi terketti ama ona kinli. Şimdide onlara zarar vermek için aynı şekilde Cihan’ı Dilara’ya kaptırdığı için kinli olan Candan’la işbirliği yapıyor ve yeni sezonda çıkıp gelecek. İnşallah yakışıklı biridir;) Gülmeyin sadece tahmin. Dizi yorumum burada bitti. // SEMİRE’cim ben meşhur kadın şair George Sand’ın ( Chopin’le 11 sene aşk yaşayan) „Hayatta bir tek mutluluk vardır, insanın sevmesi ve sevilmesi“ sözünden çıkarak sevmenin ve sevilmenin mutluluğun temeli olduğuna inandığımı söylemek istiyorum. Ama bunu sadece bir kadının bir erkeği sevmesiyle k ısıtlı olarak görmüyorum. Bir kişinin çocuğunu, annesini babasını etc. etc., sonuç olarak bütün insanları ve hatta bütün canlıları ve doğayı sevmesini buna dahil ediyorum ama yalnız sevmek değil sevilmenin de mutluluk için gerekli olduğuna inanıyorum. Sevilmek derken onuda sadece karşı cinsten biri tarafından sevilmekle kısıtlamıyorum değil mümkün olduğu kadar çok insan tarafından sevilmek olarak tarıf edıyorum. Öptüm canım./ / Herkese iyi geceler
Semire demiş ki;
Bravo Ayişığı! Demek Mutluluk ne aşk, ne meşk, ne erkeyim var, ne kadınım var, ne ailem var, ne ailem yok, ne işim var, ne aşım var ve..sssss hiç biri değil. O zaman neden çoğunluk aşığım, mutluyum. Yani mutluluğu aşkda görüyor?
Ayisigi demiş ki;
MUTLULUK..."Büyük bir kedi, kuyruguyla oynayan küçük bir kediye sormus: ""Neden kuyrugunu kovaliyorsun?"" Yavru kedi yanit vermis: ""Bir kedi için en güzel seyin mutluluk, mutlulugun da kuyrugum oldugunu ögrendim. Bu nedenle onu kovaliyorum, yakaladigimda mutluluga kavusacagim."" Bunun üzerine yasli kedi söyle demis: ""Gencken ben de mutlulugun kuyrugum olduguna karar vermistim. Ama sunu farkettim; ne zaman onu kovalasam benden uzaklasiyor, ne zaman kendi isime baksam hep pesimden geliyor."""
gizem demiş ki;
My auntie merak etme biliyorum ben beynin nasıl çalıştığını. ama seninki orjinal olduğu için her işin, her lafın ters ya o bakımdan.
Semire demiş ki;
Arkadaşlar! Tartışmadan önce size bir sorum var. Sizce mutluluk ne? Eminim her biriniz farklı cevap vereceksiniz. Benimçin mutluluk sadece Erkek ve kadın arasında olan bir şeyler deyil. Buna aşk deyin, sevgi deyin, her ne derseniz deyin. Gizemcim! Sen mutluluğu aşik olmakta ve sevdiyinin yanında olmakta göre bilirsin. Ben yanımda çok iyi, mükemmel, aşik olduğum, sevdiyim, taptıdığım, beni de delice sevdiyine emin olduğum biri varsa bile mutluluğu yalnız bunda görmüyorum. Ben mükemmel hayatım olsa bile, tanıdığım biri mutsuzsa kendini iyi hiss etmeyenlerdenim. Bu nedenle mutluluk benimçin sadece aşk değil. Tabi bu benim kendi düşüncem. Ayişığı! Sen bahs ettiyin sahne Cihanla Gülserenin karşılaşmasından sonraydı.:))
LaLem demiş ki;
Herkese merhaba. Ay arkadaşlar ve sevgili adminler özür dilerim yorumumu yanlışla iki defa göndermişim. İlk gönderdiğimde bunu misafir nedeniyle alel acele yaptım ve gidip gitmediğini kontrol edemedim. O saate kadar çıkmayınca da gitmedi sandım ve birdaha gönderdim . Kocaman özür !! /Msfigo cum aferim sana, görevini yerine getirmeden berline gelseydin oraya gelir senin demonstratıona katılmanı engellerdim. İyi yolculuklar canım. Bakalım berlin imizi beğenecek misin? / Selin’cim benim yorumum bitmeden yorumunun ilk bölümünü göndermişsin bile. Bu bahaneyle beni paylamak içim mi? Herşeye tamamda o uğraşma işine sen karışma desem bana kızar mısın? O benim yaptığım zaten uğraşma değil oynaşma. Bak ben artık onsuz yaşayamam. Hem bak durmadan ona buna gaz verip duruyor, böyle giderse beni uradan attıracak. Ayrıca ona iki senedir neresiyle ne yapması gerektiğini ve böyle şeyler söylemenin cici bici bir hanıma yakışmadığını öğretemedim. Bırak bu misyonumu bitireyim. Hemde tabii suçlarken iyi hoşta suçlanınca öcü mü olunuyor diye sormam lazım. Bak söz o ignore etsin bende edicem ama bu şartlar altında biraz zor. Hem sen niye hep bana sarıyorsun bu konuda birazda ona sarsana. Dizi Fenerimizin tanıtma müziği “yanıyor mu yeşil köşkün lambası yaaar” olacak . Sebebini sorma söyliyemem. Yorumun yine güzeldi. Gerçi bazıları gibi tarzını her seferinde yeniliyemiyorsun;) ama olsun ben yine severek okuyorum. Arkası yarın olmasın, yarın yeni bölüm var. DİZİ YORUMUMUN SON BÖLÜMÜ: başyorumcumuzun bu gencin ölmesiyle sonuçlanan olayın nefsi müdafaa olduğu ve ört bas olayının yanlış olduğu fikrine, olduğu tam olarak katılıyorum ve bende bilgisayar konusunu çok merak ediyorum diyorum ama bizim senaristler ortalık karışsın diye cihan ın pc yi yanına almasını akıl etmesini engellemişlerdir. Evet bende gülseren in medeni cesaret göstererek anneliğini sorgulamasını çok şaşırdım diyecem ama buna medeni cesaret değil özeleştiri deniyordu galiba. Yani bunun cesaretle bir ilgisi yok aslında. Neyse ya öyle demiş sayalım geçsin. Tabii bu olaydan sonra gülserenin kendini hala sütten çıkmış ak kaşık gibi görmesi biraz abes olurdu, bunu senaristler bile biliyor zaar. Ama gülserenciler üzülmesin onu bütün bu olanlarda suçsuz gören biri var nasılsa: cihan. Onuda büyük kızını avutur gibi senin bunda bir suçun yok diye avutuyor. Ya beni sevgilim böyle bir olaydan sonra böyle sözlerle avutmaya kalksa ben beni çocuk gibi avutuyor diye o herifi bırakırdım. Ne bu ya bunları gören 40 yaşına merdiven dayamış iki yetişkin insanın değil baba ile ergen kızın durum değerlendirmesi yaptığını sanacak. Hay allah ben gülserenin zaten ergen olduğunu yaşının büyütüldüğünü unutmuştum! Ama bu sayede hiç olmazsa birbirlerine sarılıyorlar ve bizde dizide aşk görüyoruz, yoksa kuruyup gideceğiz. Bu olaydan sonra asıl ben neden korktum biliyormusunuz ? cihan ın gidip dilara ya ,” sen bizim aramızda aşk olmadan hazal gibi bir çocuk doğurmasaydın gülseren aşkım böyle kahrolmıyacaktı” diye çatmasından. Gerçi gene yapacağını yaptı msfigocumun dediği gibi önce dilaranın hazal yalıdan gidecek diye çok kötü v.s diye hayıflanmasını kaale bile almayıp dediğini yapan cihan bu sefer tam aksi davrandı. Neredeyse dilara nın hazalı yalıdan gönderdiğini sanacakltım. Msfigo haklı senaristlerimiz cidden bir bölüm önce yazdıklarını unutup her bölümü yeni bir diziymiş gibi yeniden yazıyorlar. Tamam dilara çağımızın en büyük öcüsü de başyazarımızın neden dilara nın bu olayda anneliğini suçlaması gerektiğini düşündüğünü anlıyamadım. Hazal ı büyüten o değil gülserenin yanından kaç diyen o değil, günlerce kızının yaptıklarına göz yumup ona sınır koymayan hiç değil. Bence bu konuda da dilara ya haksızlık yapıyor başyazarımız. Gülserene de kendimi suçlama başına bela açmak hazalın genlerinde var demiş. Başına bela açmanın genlerle ilgili olduğunu bilmiyordum öğrendiğim iyi oldu. Ah selin hep senin yüzünden herşeyi yanlış öğreniyorum;)) Gülseren in kızını karşısına alıp onunla konuşması bencede güzel ve doğruydu hele aşk için söylediği sözler arasında iki cümle vardı ki ilk defa böyle derin felsefik cümleler duydum 1. “birine elini tutmadan da aşık olabiliyorsun” El tutmanın aşık olma şartı olduğunu sanıyordum bunca zaman, meğer yanılmışım;) 2. “o zamanlar özkan dalyan gibi şiirler şarkılar”. Birinsanın dalyan gibi olmasının boyuyla ilgili olduğunu sanıyordum şarkılar ve şiirlerle değil ve insanın boyu çok yaşlanınca bir kaç cm kısaldığını biliyoruz ama dalyan dalyan kalır diye düşünüyordum, bunda da yanılmışım. Ben bu dizinin kazananı gülseren diyorum. Daha önce söylenmişti ama tekrarlıyayım: keriman cadısından kurtuldu, özkandan kurtuldu, mis gibi bir işyeri ve evi oldu, onu durmadan ezen şımarık, doyumsuz kızı iyi bir yere gitti kafası sağlam, terbiyeli cici bici onunla kurabiye bile yapmaya hazır uysal bir kıza kavuştu ve en önemlisi zengin, yakışıklı ve saçlı dalyan gibi ona deli olan bir sevgilisi oldu. Cansunun elinden alınmadığını ve mahkeme sona erince geri döneceğini arabesk ruhlar dışında herkes biliyor. Ve ayrıca kızını her an görme imkanıda var. Tabii canı istediği zaman yanına yatamıyacak ama o yaşta anasının yanında yatan kız bulmakta bütün anneler için zor. Vallahi ben böyle bir kadere razıyım diyeceğim de şimdi kocam yanlış anlayacak. Diyelim ki bir çocukla yalnız yaşayan binlerce belki milyonlarca kadın. Bende bu bölümde herkesin birden birbirini sevmesine ve bütün bu gelgitlere alışamadım onun için burada yorumumu bitirmeye karar verdim. Ama bitirmeden önce gördüm ki baş yorumcumuzun diğer yarısını yine araya koyup seline sarkmaya başlamış. Aradaki paralellik ne tuhaf değil mi? İkiside kendileriyle ilgilenmeyen seline takıklar. Bende başyorumcumuzun bir kaç gündür bu konuda sus pus olmasına şaşırmıştım. Şimdi çatma girlyni everestte beyine fazla oksijen gitmek diye bir olaydan bahsederek ortaya salıverdin . Bir üniversiteli olarak böyle bir şeyin olmadığını bilmesi gerek. Olay yükseklere çıktıkça hava basıncının düşmesi ve böylece oksijenin de basıncı düştüğü için, kana karışma oranı azalmasıyla yani kandaki oksijen oranının bu nedenkle düşmesiyle olmasıyla ilgilidir. Bu da İlk günlerdehalsizlik ve kolay yorulmaya neden olur ama düşünme yeteneğine etkisi olmaz Günler geçtikçe vücut buna karşı bazı önlemler alır. Kemik iliğindeki alyuvarları hemen kana verir, böylece daha çok hücre oksijen taşımaya başlar. Solunum derinlikleri artar ve vücuda daha fazla oksijen alınır. Yüksek irtifalarda uzun süre yaşayanlarda kan hücrelerinin polisitemi denilen şekilde çoğalması bu uyum mekanizmasını geliştirir ve bu nedenle bizim gibi devamlı yüksek seviyelerde yaşayan insanlar bu durumdan etkilenmezler. Ama kızıldeniz seviyesinde yaşayan insanların beynine güneş geçme tehlikesi devamlı vardır ve vücut buna karşı herhangi bir koruma mekanizması geliştiremez . Bir üniversitelinin beyine oksijen gitmek diye bir mefhumun olmadığını bilmemesi ne acı. Canım benim sen birşeyler iddia etmeden önce you tube gir bence. Gerçi girmezsende olur. Bana hiç olmazsa senin diğer yarım dediğinin güldüğü organımla gülmek imkanı doğuyor. Maşa konusunda bende sana tamamen katılıyorum canım. Herkes tarafından bilinen bir atasözümüze göre “ kişi kendinden bilirmiş işi”. Öpüldün.
Ayisigi demiş ki;
Yapma Semire daha dizinin ilk bölümlerinden birinde Dilara ve Cihan oturmus yillar önce kameraya cekilmis görüntüsler icin konusuyorlardi. Dilara hamileydi,Cihan ozaman dile getirdi üniversite yillarini Dilaranin Ozana hamile kaldigi icin evlenmek zorunda kaldiklarindan bahsetti,bosanmak istediginde Dilaranin bu seferde Cansuya hamile oldugunu ögrendiginden de bahsetti.. Hem Cihani oynayan oyuncu bir röpartajinda söyle bir sey demisti mutsuz olan erkegin antenleri acik olur. Cihan da mübarek mutsuz oldugunu yillar önce 3 yasinda cocugu bile anlamis,antenlerini actigi bir anda karsisina Gülseren cikiyor ve biz izliyecilerin hala göremedigi ELEKTIRIGI aliyor-:)) Durum bu.
gizem demiş ki;
ilahi SEMİRE. insan tabi ki sevdiğine koşar. aşk bu aşk. ben de mutlu olduğum yerde olmak isterim. dilara tatili sırf gülserene karşı zafer kazanmak için istedi. hangi oyunu oynayacaklar. biyolojik babası belli. boşanma aşaması belli. normal şartlarda mahkeme bunun velayet için olduğunu anlar. tabi burada senaryoyu yazanların dediği oluyor. SEMİRE bence boşanma dünyanın sonu demek değil. bazen evli kalmaktansa boşanmak daha hayırlı. var örneğini gördüm yakın akrabamızda. üstelik evlendin diye hayatının tapusunu da karşındakine vermiyorsun ya. gülseren neden kötü kadın? çocuğu için hayatla kavga etmiş, namusuyla onu yetiştirmiş, evladını çok sevmiş, yokluktan, fakirlikten kerimana bile katlanmış bir kadın. onun kadar güzel olan bir kadın çocuğuda bırakır, ya da bırakmaz zengin bir adamla evlenirdi, ya da yaşardı. yavrusunu öpüp, koklaması mı kabahat, onu anlamaya çalışması mı? aşık olması mı? çaresiz kaldığında isyan etmesi mi kötü? onun kadar zor bir hayatı olmuş bir kadını düşün...
Semire demiş ki;
Ayişığı! Ben kumarbaz, içgi düşkünü biriyle evliysen, ekonomik durumun kötü diye katlanmak zorundasın da demedim. Sakın sen de bana bir çok kişinin evlendiğiyinde kocasının böyle bir alışkanlığının olduğundan habersiz olduğunu da söyleme. Benim tanıdığım bir çok kişi bilerekden kendilerini böyle bir ateşe atmışlar. Onlar sadece evlenmek sevdasıyla yaşadıkları için böyle davranmışlar. Sana kendi hayatımdan bir örnek. Benim çok iyi tanıdığım bir çocuk vardı. Muzik kolejinde benden 2 sınıf aşağıda okuyordu. İçgisi, esrarı, kumarı her şeyi boldu. Onun evlenme teklifinde bulunduğu kız bu çocuğu iyi tanıdığımdan onun nasıl biri olduğunu bana sordu. Ben “Eğer kendin için istiyorsan seni hak eden biri deyil” dedim. Bir hafta sonra onların nişanlandığını duyduğumda kendimi ispiyoncu gibi hiss ettim. Ve düşündüm ki, o kız benim kıskanclıktan öyle söylediyimi düşünmüş ola bilir. Şimdi artık 16 yıl geçmiş. O kız böyle adamla evlendiyi için kendini lanetliyor. Yani uyarıldığına rağmen böyle bir aptallık yaptı. DİZİMİZE GElince bizim gördüyümüz Cihan ne içgi, ne de uyuşturucu bağımlısı. Bu nedenle ekonomik durum kötü bile olsa Dilara ona katlanmak zorunda olmazdı. Burada durum farklı. Ben bir anlığına Dilara ve Cihanın bulunduğu ortamı değiş-tokuş edelim dedim.
Daha Fazla Yorum