Paramparça 1. Bölüm izle
Özet: Nurgül Yeşilçay ve Erkan Petekkaya’yı bir araya getiren ve tutkulu bir aşkın konu eden Paramparça yayın hayatına merhaba demeye hazırlanıyor.
Endemol’un Cannes’de ön tanıtımını yaptığı ve daha yayına girmeden 20'den fazla ülkenin almak için sıraya girdiği yönetmen sandalyesinde Cevdet Mercan'ın oturduğu Paramparça 1 Aralık pazartesi saat 20.30'da Star TV de başlıyor.
Mütevazi şartlarda hayatını sürdüren Gülseren ve kentin en prestijli restoran zincirinin sahibi Cihan’ın sıradışı fakat olanaksız aşk hikâyeleri sezonun iddialı yapımları arasında yerini alacak.
Selam Selin toplumun düsüncesi ne bu konuda onu cok merak ediyorum, benim dalginligima gelmis burada epidemi salgin var kizim hastalandi üc gece uyumadim sorry yeni farkettim deyimi yazmisim :))) dogrusu Canini disine takmak olacakti
anne demiş ki;
Selin yorumuna bir aciklik getirirsen sevinirim simdiki hikayede Gülseren taciz edilmek icin hicbir unsur yaratmadi buradaki kadinin tek amaci disini etine takip calismaktan baska birsey degildi....
Semire demiş ki;
Sevgili Selincim! "Şimdi de bu kız ben burada da buldu!" diyeceksin. Şaka, Şaka, Şaka. Ama bu diziyi burada çok beyenmişler, sanırım ben de izleyeceyim ve de konuşmak için yeni bir ortam olduğundan dolayı mutluyum, ama henüz izleme fırsatım olmadı. Sevgili Selincim! Sakın yanlış anlama da , Senin yanlışlarını arayıp, seni kırmak niyetinde olduğumu sakın düşünme, Senin yanlışını aramak zaten benim haddim deyil. ama sanırım dikkatsizlikden bir yanlış yapmışsın o yazarın adı İsmayıl deyil de Cengiz Aytmatov. Yani böyle bir şey yazmamı sana karşı sayqısızlık etmek istiyorum kibi lütfen alqılama. Ben sadece küçük ve de önemsiz dikkatsizliyi bildirmek istedim. Cengiz Aytmatovun bahs ettiyin o ünlü eseri. Azerbaycanda "Kırmızı yaylıklı kovağım benim" adı ile bilinir. ve de Cengiz Aytmatov dünya çapında bir yazar. Ama ben onu sevmiyorum, Nedenini de burada açıklarsam yine büyük kavkaların içine düşüvereceyim, bu nedenle de niye sevmediyim bende kalsın. Sevgilerle kal.
SELİN demiş ki;
selam sevgili AYIŞIĞI, vallahi ben LaLem'e hala "düşünüyorum" telinden çalıyorum, yani buraya yazdığımı kasten belirtmedim sana sözünü tutup gelsin diye. Bakalım ne zaman farkına varacak. Ayrıca yorumum için yazdığın güzel sözlere teşekkürler. Yorumuma başlarken yorumcuları selamlamayı unutmuşum, şimdi yapayım herkese selam. Dizinin uzun ömürlü, sayfamızın bol yorumculu olmasını dilerim. Herkese sevgiler.
NERI demiş ki;
Nurgül Yesilcay,in suan Türkiye,de ekrana encok yakisan güzel oyuncu oldugunu düsünüyorum. onu ta Ikinci Bahar, ve Asmali konak dizilerinden beridir en favori oyuncu olarak görüyorum. Türkan Sorayín kizi rolüne cok yakismisti.Keza Özcan Deniz,le birbirlerine yakisan bir ekran cifti olmuslardi. birkac tane dizisinin reyting kurbani olmasi onun kadar ,o projenin icinde olan diger kisilerinde sorumlulugunda. Nurgül Yesilcay , yinede degerinden, kiymetinden hayranlari gözünde birsey kaybetmedi. Bazi medya maymunlari oyuncular gibi olmamasi,araya mesafe koymasi,bence kendini koruma icgüdüsünden olabilir. simarik olmamasi,medya karsisinda hep ciddi olusu ,onu sevimsiz ,soguk bir kisiligi varmis algisi yaratabilir.Dünyada bunun örnekleri cok sanatcilar var. Catherine denevue,katherine hepburn, greta garbo gibi:::::
Ayisigi demiş ki;
Merhaba SELIN,yazdiklarini okumak güzeldi,ilgincti. Ehhh artik LaLemi de bekleriz. Hu hu komsu neredesin-:))
SELİN demiş ki;
Bu diziye konu olan, klinikte değiştirilen çocukların hikayesi ni anlatan en az 4 sinema filmi (biri ABD, biri Fransa ve ikisi Alman yapımı) ve bir iki dizi gördüm. Bilindiği gibi en ilginç hikayeleri hep gerçek hayat yazar ve bu gördüğüm filmlere konu olan olaylarda gerçek hayatta yaşanmış, bu ülkelerin medyasında uzun süre haber olmuş ve bazı tartışmalara sebep olmuş olaylardı ki benim yaşadığım ülke medyasında bunları bende takip ettim. Bu tür tartışmaların en yenisi de bu seneki Cannes Film Festivalinde gösterilen ve jüride bulunan tanınmış ABD’li rejisör Stevan Spıelberg’in hayran olup hemen Remake haklarını satın aldığı Japonya yapım,ı bu tür bir olayı anlatan „Like Father, Like Son „ filmi dolayısıyla yapıldı ve yeni bitti. Bu filmde başarılı ve zengin bir iş adamı 6 yaşındaki tek oğlunun kendi öz oğlu olmadığını ve klinikte değiştirilmiş olduğunu öğreniyor. Öz oğluysa fakir bir ailede 2 kardeşiyle oldukça mutlu yetişmiş. Bu tür hikayelerin sebep olduğu tartışma konusu: çocuk biyolojik ailesine mi yoksa onu yetiştiren ona emek veren ailesine mi aittir sorusunun cevabı benim için merak konusu değil, çünki bu, sadece böyle bir dramatik olay sonucu değil başka sebeplerden dolayı biyolojik ailesi yanında büyümeyen çocuklarla ilgili olarak yapılmış ve oldukça aşınmış bir tartışma konusu. Türkiye‘de bu konu kısmen ve fazla derinlemesine inmeden İsmail Aymatov’un eserinden uyarlanan „Selvi Boylum Al Yazmalım“ film ve dizisinde işlenmiş durumda ama burada durum biraz değişik çünki olayın kahramanlarından biri hayırsız bir biyolojik baba, diğeri sevgi ve şefkat dolu fedakar bir yetiştirici baba, yani fokus aslında babalarda ve bilerek ve isteyerek emek sarfetmekte veya bundan kaçmakta. Ama bizim hikayemizde durum daha değişik. İki tarafta hiçbir suçu olmadan böyle bir trajediyle karşı karşıya ve iki tarafta ellerinden geldiği kadar çocuklarına emek vermişler.. Aynı kandan olmanın çok önemli olduğu bir ülke olan Türkiye’de başka kandan olan bir çocuğu büyütmüş olan iki ailenin bu durumu öğrendikten sonra nasıl davranacaklarını, bu konunun bizim dizimizde nasıl işleneceğini , toplumda ve bu sayfada bu konuda nasıl bir tartşma yaşanacağını ama en önemlisi nasıl bir sonuıca varılacağını çok merak ettiğim için seyretmek istediğim bir dizi. Erkan Petekkaya’nın 4 filmini gördüm , birkaç bölüm „Beyaz Gelincik“ dizisinde ve birkaç bölümde ÖBGZ dizisinde seyrettim ve hepsindede çok başarılı buldum. Zaten oldukça hoş bir tipi de var. Nurgül Yeşilçay çok soğuk ve antipatik bulduğum ve gözleri hariç güzel diyemiyeceğim bir tip. Konuşması da zaten sinirimi bozuyor. Ama oyunculuğuna hayran olduğum biri. 8 Filmini gördüm ve İkinci Bahar dizisinin birkaç bölümünü seyrettim hepsindede ona tam not verdim. Her role yakışıyor ve hepsini çok tabii oynuyor. Sadece bunlar için bile bu dizi seyretmeye değer diye düşünüyorum. İlk bölüm için fazla söylenecek bir şey bulamıyorum. Benden önceki yorumcular söylenecekleri söylemişler. Yinede kısaca bir değinmek gerekirse iki ailenin yollarının tekrar bir tesadüfle kesişmesi „olmasaydı daha iyi olurdu“ denilecek tipten. Kızların karakter olarak biyolojik annelerine benzetilmesi konunun nereye getirileceğinin açık göstergesi gibi. Zengin ama mutsuz, fakir ama mutlu klişesinin tam işlenmemesi iyi olmuş. Gerçi Erkan ve Ebru çifti pek mutlu değil ama aile genel olarak düzenli ve mutlu bir aile. Geçim derdiyle, erkeklerin sarkıntılarıyla , heves ve isteklerine yetişemediği kızı ve bencil, kötü ruhlu görümcesiyle uğraşan kadın karakterse olması gerektiği gibi mutsuz biri. Kızların karakterlerinin annelerine benzetilmeyi çalıştırılması belki kızların yeni ailelerini daha kolay kabul etmelerine sebep olabilir diye düşünüyor insan. Abi karakterini sevdim. Hünal’da ıssız adamdan beri takdir ettiğim bir oyuncu burada kötü ortak rolünde herhalde. Onun çevresinde gelişecek olaylar diziye renk katabilir. Aslında senaryo bu kumaştan çok güzel kaftanlar dikebilir. Seyredip göreceğiz. Bekar kadınların Türk toplumunda hala ve bilhassa iş hayatında bile tacize uğramasını hiçte abartılı bulmadım. Burada benim aklıma gelen kadın dul olunca namusuyla çalışamaz mı erkekler güzel bir kadın görünce hep aynı şeyi mi düşünüyorlar sorusu değil, bizim toplumumuzda neden böyle oluyor sorusu . Gülseren’le Cihan arasında gelişecek aşk hikayesi evli bir erkekle yalnız bir kadın arasında yaşanacağı kabul görmesi zor olacak gibi görünen bir aşk hikayesi olacak. Cihan Dilara çiftinin mutsuz bir çift olması belki bunu değiştireb,iir diye düşünüyorum. Ben zaten eğer bir çift birbirini seviyorsa ve aralarında bir sorun yoksa bu çiftin arasına üşüncü bir kişi giremez diye düşünenlerdenim. Herkese sevgiler.
Ayisigi demiş ki;
Aynen ANNE bende dizinin konusunu hic BEGENMEDIM ve bu diziyi basrolde ki iki oyuncu icin izliyorum.
anne demiş ki;
Ayisigi reytingler ve yorumlar senaryonun gidisatina göre degisebilir. Fragmani izledim konuyu fazla uzatmadan basda merak edilen kizlarinin kimin olabilecegiydi, dizi isik hiziyla ilerliyor ya, oda 2. Bölümüyle zaten hemen ortaya cikivermis. Daha dizinin nesini uzatacaklar ancak dizinin finaline kadar kendi kizina kavusacagi günü görecegiz diye bekleriz diye düsünüyorum. Diziyi begenenlerde olabilir ama dogrusu konusu beni sarmayi basaramadi sadece Nurgül ve Erkani izlemek icin gelirim.
Ayisigi demiş ki;
Anne yazdikllarinda hakli olabilirsin ama izliyeci böyle basit senaryolari seviyorlar. Bu sezon reytinglerde en iyi baslangic yapan dizi oldu. Cansu ve Hazali gercek annelerine benzetmeye calismislar,karekter olarak. Ama ben bunu yanlis buldum. Her sey genler degildir. Bir cocuk kendisini yetistiren bireyden de iyi ve kötü örnekler alabilir. Hic bir anne/baba yillarca yetistirdigi evladi olarak gördügü cocuktan vazgecmez herhalde. Dün oturdugum ülkenin bir gazetesinde bir haber okudum bundan 20 sene evvel Fransa da iki ailenin kizlari hastanede karistiriliyor. Sonra bu ortaya cikiyor ve aileler bir kere görüsüyor. Her iki kizda onlari bakip büyüten tarafta kaliyor. Aileler bir daha hic görüsmüyor ama hastaneye yüklü bir tazminat aciyorlar. MSFIGO Nurgülün dolgun tipli gögüslerini cok güzel anlatmissin-:) Ebru Özkan konusunda ise zevkler ve renklerimiz hic uymadi-:)). Ne bu ya kadin hep soguk nevale rollerinde,hic sevmem.
Daha Fazla Yorum